Yondemasu yo, Azazel-San Hakkında

Nihbrin
Nihbrin
Published in
5 min readJun 20, 2011

--

Yondemasu yo, Azazel-San mükemmel bir gag-anime. Öyle sevdim ki sırf ona ait bir başlık açmak istedim. Diğer önemli isimleri pek çok blogda görmeniz mümkün. Örneğin gereğinden fazla Tiger & Bunny, Nichijou ve İroha incelemesi ile karşılaştım ve ben, bunlardan hiç birini, yapmayacağım. Onun yerine büyük olasılıkla kimsenin adını anmadığı, kıyıda köşede kalmış, her bölümü on ikişer dakikalık, ahlaksız ve umursamaz bir OVA serisinden bahsetmeyi uygun buldum.

Yondemasu yo, Azazel-San belki de bu sezonun en iyi animesi. Çok ciddiyim, şaka yapmıyorum. Bir kere seslendirme ekibi efsane şekilde kaliteli ya da ben bu sesleri özellikle seviyorum; Hiroshi Kamiya (İzaya, Araragi, Nozomu, Otonashi), Masaya Onosaka (İsaac, Hirako, France, Takeshi), Daisuke Namikawa (Ulqiorra, Kei, N.Italy, Rokutarou, Kazehaya) ve Rina Satou (Kaoru, Rika, Satori, Nagi, Io, Misaka) isimlerinden en az birini bugüne kadar izlediğiniz animelerde rastlamış olmalısınız (değilseniz… neyse) Bu kadro böyle gözden uzak kalmış bir gag-anime için başta overkill gibi görünmüştü, ancak anladım ki bir gag-anime için ses sanatçıları her şeymiş. Daha ileri götürmem gerekirse dördünün de anime boyunca eğlendiği hissine kapıldım (belki dedektif Akutabe karakterini oynayan Daisuke dışında, gerçi onun da sıkkın olması gerekiyor gibiydi)

Azazel-San ne hakkında? Komedi animelerini anlatmam gerektiğinde gerçekten kitlendiğim için bir tür kendime meydan okuma olarak giriştim aslında bu işe çünkü bu animeyi millete sevdirmeyi (en azından sevebilecek olan mizaçtakilere) sevdirmeyi tüm kalbimle istiyorum. Tamam, baştan alalım, ne hakkında? Azazel-San ayağına gelen vakaları oldukça sıradışı metotlar ile çözen bir dedektiflik bürosu ile ilgili. İlk bölümde izleyiciyi iki ana ve bir yardımcı karakter ile tanıştıran seri, her bölümünde, ilk dakikadan son dakikasına kadar iblis çağırmak ve karanlık sanatlar ile ilgili bir dizi skece maruz bırakıyor.

Ara sıra Akutabe’nin “karanlık sanatlar ile şaka olmaz” tarzı ciddi uyarıları, ciddi sonuçlara işaret ettiğinde, bilmelisiniz ki bomba bir sahne kapıda. Müşterilerin sorunlarına cevap bulmak ve bazen özel talepler için yardımcı olmak için Akutabe kanı ile anlaştığı iblislere başvuruyor. Normalde bir üniversite öğrencisi olan Rinko ise bu büro da bir part-time çalışan olarak her nasılsa kara büyüye bulaşmayı başarıyor ve serüvenler de böylece başlıyor.

Esprilerin kıvamı için ne söylenebilir? Beelzebub, Detroit Metal City, Cromartie High School ve Gintama gibi isimler ile karşılaştırdığımda biraz daha hızlı (çünkü her bölüm 12 dakika), ancak aynı kalitede, bir seri ile karşı karşıya olduğumu iddia etmekten çekinmeyeceğim. Gerçi Beelzebub’un animesi için aynı şeyi söylemekten oldukça uzağım, sadece mangası için konuşuyorum.

Azazel-San’ı diğer gag-animelerden ayıran ne? Büyük olasılıkla beni en çok eğlendiren şey ne çağırılan iblislerin saçma halleri ve tipleri ne de zavallı Rinko oldu. Beni en çok güldüren şey iblislerin yetenekleriydi. Basit, eski moda ancak etkili (bkz: lust demon & king of flies’dan ne beklenebilir?) ilk iki iblisten sonra tamamen japon mitine ait bir kelime oyunu iblisine, oradan deli ama aşkına sapkın kadın, mazo mizaçlı iblise ve ardından Hz. Süleyman’ın yönettiği 9 mahluktan hafıza yiyen maymuna yönelmiş olması beni benden aldı. Mangakası Kubo’nun isimdaşı ve bunun dışnda bir alakası olmadığını ekleyeyim, biri bana “OHA BLEACH’İN ÇİZERİ Mİ YAPMIŞ İZLEYEM Mİ? SEVER MİYİM?” gibi sevgi pıtırcığı cevap verdiğinde buraya da uyarıyı eklemenin çok mantıklı olacağını düşündüm.

İblisler çok renkliler ve yeryüzünde aldıkları formları da epey şeker. Ancak biraz Happy Tree Friends kıvamında kan ve vahşet sizi bekliyor haberiniz olsun. Bu iblisler belli bir bölümdeki belli bir konu açığa kavuşana kadar ölümsüz gibi görünüyorlardı ve güldürü ögesi olarak parçalanan bedenlerinin sıkça kullanıldığını saklamayacağım. Bir bölümde Azazel’in yüzü öyle fena haldeydi ki OVA olmasına rağmen tamamen sansürlemek zorunda kaldılar. Gerçi bu benim daha çok gülmeme sebep oldu çünkü o anda hiç bir şey olmamış gibi konuşmaya devam ediyordu. Zaten sonradan öğrendiğim üzere mangada da böyle, yani sansürlü havası katılmış pek çok kare var.

Peki, bu anime absurtlükten güç alan, güldüren ve bol kan akıtmaktan kaçınmayan, şiddetli, belden aşağı ve nice diğer akla gelmesi normal koşullarda zor espriler ile dolu bir OVA. Eksi yanları neler? Animasyon yer yer ortalamanın altının, dibine vuruyor. Akutabe ve Rinko’nun animasyonları dışında diğer her şeyin çok laçka olduğunu düşünenleriniz çıkabilir. Beel ve Azazel zaten baştan saçmalar ve her bölümde resmen morfoz geçiriyorlar. Daha çok iblisin tanıtılabileceği yerde Beel’e çok fazla baş vuruluyor (bkz: osuruk ve bok ezelden beridir insan oğlunu güldürür) Ancak bu konuya ilişkin animenin kendisi öz eleştirisini yapmaktan da kaçınmıyor.

Artı yanları neler? İblisler çok renkli ve çeşitli. Animenin buna ihtiyacı olmamasına rağmen konuya katkıda bulunacak zekice yeteneklere sahip olabiliyorlar. Rinko’nun cosplayi ve ileri bölümlerde beliren ekstra ending görülmeye değer. Ses sanatçıları bu animede görev almaktan utanmayıp resmen badge of honor gibi böğürlerine basarak hakkıyla işlerini yapmışlar ve Akutabe mükemmel bir erkek başrol karakteri! (en çok Undine adlı deniz kızı iblisine güldüğümü de eklemem gerek)

Bittiğinde 13 bölüm olacak bu animeyi izleyerek bir şey kaybetmeyeceğinizi düşünüyorum. Belli bir tip güldürüye anlayışınız varsa moralinizin kısa süre için bile olsa tavan yapacağına eminim.

--

--